Başhekimi Uzm. Dr. Selçuk Sezikli, Sağlıklı beslenmek, hijyene dikkat etmek, işlenmiş gıdalardan uzak durmak, spor yapmak; hasta olmamak için yapılması gerekenlerin başında gelse de bunların dışında önemli bir nokta daha var, o da bağışıklık sisteminizin güçlü olmasıdır” dedi.
Vücudun savunma mekanizması olan bağışıklık sistemini hakkında önemli bilgiler veren Başhekim Uzm. Dr. Selçuk Sezikli, “Bağışıklık; organizmanın kendisinden farklı yapıya sahip virüs, bakteri, mantar, parazit gibi zararlıları yabancı olarak algılaması ve ondan kurtulmak için çeşitli savunma mekanizmalarını harekete geçirerek, organizmayı koruyan bir sistem. Kendinden olanı, kendinden olmayandan ayırt etme yeteneğine sahip. Bağışıklık sisteminin ilk görevi yabancı maddelerin vücuda girişini önlemek, herhangi bir şekilde girmeyi başaranların ise yayılmasını engellemek ve yok etmek. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi hastalıklara karşı direnç kazanmak, soğuk algınlığı, grip ve kanserden etkilenme olasılığının azaltmak açısından büyük önem taşıyor. Bağışıklık sistemini bozan etkenler stres, kötü beslenme, alkol, uykusuzluk, radyasyon, hava kirliliği, bazı ilaçlar (kortikosteroidler gibi) ve genetik faktörler olarak özetlenebilir. Bağışıklık sisteminin aşırı, eksik ya da hatalı çalışması sonucu hastalıklar ortaya çıkıyor. Etkili bir bağışıklık sistemi birçok hastalığa karşı koruyucu olmasına karşılık sistem yetersiz olduğunda AIDS, kanser gibi farklı hastalıklar; aşırı harekete geçmesi durumunda ise alerji, anafilaksi, otoimmünite gelişebiliyor.
Bağışıklık sisteminin yetersiz kaldığı durumlarda, vücudumuza giren herhangi bir mikroba karşı iyi savaş verilememesi sonucunda ‘bağışıklık sistemi yetersizliği-immün yetersizlik’ olarak adlandırdığımız hastalıklar ortaya çıkıyor.
Bağışıklık sistemi yetersiz olanlar, özellikle virüs enfeksiyonlarına yatkınlık gösterdiği için, enfeksiyona yakalanmamak için kapalı yerlerde fazla bulunmamaları gerekiyor. Örneğin, kalabalık ve iyi havalandırılmayan kapalı alanların kullanımının arttığı soğuk havalarda özellikle kışın grip oldukça yaygın görülüyor. Hastalık esas olarak damlacık enfeksiyonuyla bulaşıyor. Öksürük, hapşırık, konuşmayla ortaya çıkan damlacıkların solunması, öpüşme, tokalaşma yoluyla veya virüs bulaşmış eşya, yiyecekle temas sonucu bulaşma gerçekleşebiliyor. Virüsler, mikrobun kapı tokmağı, telefon gibi bulaştığı yerlerde canlı kalabildikleri için bu yüzeylere temastan sonra virüsleri uzaklaştırmak için ellerin sabunlu suyla yıkanması gerekiyor. El temizliğinin çok ihmal edildiği göz önüne alındığında, doğru ve etkili el yıkamanın önemi unutulmamalı, sık sık vurgulanmalı ve örnek olunmalı. Bol miktarda sebze ve meyve tüketmek, tek tip beslenmekten kaçınmak, yararlı her türlü besinin dengeli tüketilmesini sağlamak, kişisel hijyene özenmek, düzenli uyku, egzersiz, stresten uzak hayat; hastalıklardan korunmada en önemli faktörler arasında yer alıyor” dedi.
Çevresel faktörlerin önemini de anlatan Başhekim Sezikli “ Bağışıklık sistemini etkileyen faktörlerin başında genetik geliyor, onu çevre izliyor. Onu bozan stres, kötü beslenme, alkol, uykusuzluk, radyasyon, hava kirliliği gibi etkenlerden uzak durmak gerekiyor. Stres, tek başına bağışıklık sistemini baskılayarak enfeksiyon etkenlerinin üremesini kolaylaştıran en önemli risk faktörlerinden. Sistemin etkin fonksiyonlarını gösterebilmesi için sebze ve meyve ağırlıklı beslenme, düzenli egzersiz yapma, havalandırılmış alanlarda bulunma, ellerin düzenli olarak ve iyice yıkanması, hasta kişilerden uzak durulması, öpüşme ve yüz temasından kaçınılmasına dikkat edilmeli.
Hastalar kalabalık ortamlardan uzak durmaya, öksürürken, hapışırırken burun ve ağızlarını kapamaya özen göstermeli. Böylece hastalığın toplum içinde yayılması önlenmiş, bağışıklık sistemi zayıf kişilerin hastalanması engellenmiş olur” ifadelerini kullandı.