SARI, ANTALYA AMASYALILAR DERNEĞİNİN ETKİNLİĞİNE KATILDI
Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı, MHP ‘Belediye Başkanları’ kamp programı sonrası Antalya’da yaşayan Amasyalılar yardımlaşma ve kültür derneği tarafından hazırlanan buluşma etkinliğine katıldı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin Başkanlık ettiği ve 3 gün süren ‘Belediye Başkanları’ kamp programı sonrası Antalya Amasyalılar yardımlaşma ve kültür derneği tarafından hazırlanan etkinliğe katılarak, hemşehrileri ile bir araya geldi. Başkan Sarı’ya burada Hamamözü Belediye Başkanı Fatih Bayrakdar ve Göynücek Belediye Başkanı Kadir Fatih Erdoğan eşlik etti.
‘EL ELE GÖNÜL GÖNÜLE, MUHABBET İÇERİSİNDE OLMALIYIZ’
Bir olmanın, birlik olmanın hayatın her alanında başarıya ulaşmanın bir göstergesi olduğunu söyleyen Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı konuşmasında şunları kaydetti;
Kimin rengi, kimin siyasi fikri, kimin boyu, kimin saç teli, kimin mezhebinin ne olduğu bizi ilgilendirmiyor. Ötelemek, itelemek, ayrıştırmak bizim işimiz değil. Biz burada bir olmalıyız, iri olmalıyız, diri olmalıyız. El ele gönül gönüle, muhabbet içerisinde olmalıyız, ben sizde bunu görüyorum. Bizim Amasyalıların bir özelliği vardır; Amasya’nın girişine yazmışız zaten, Amasya’yı görmemişseniz, en güzelini görmemişsiniz diyorum. Amasya’nın 81 vilayeti içinde ayrı bir özelliği vardır. Biz onun onur ve gururunu yaşıyoruz. Diyoruz ki Amasya Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın postalıyla değil de potiniyle geldiği bir şehirdir. Amasya Müftüsü Tevfik Efendi’nin Paşam Amasya emrinizdedir dediği şehirdir. Eğer o büyükler bunu söylememiş olsalardı, Amasya’nın yiğitleri o gün cesaret edipte Paşa’yı böyle gönülden karşılamamış olsalardı vallahi de billahi de memleket diye bir şey kalmazdı. Müstemleke bir memleket olurdu. Onun için 81 vilayetin 80’i Amasya’ya müteşekkirdir, Amasya’nın yiğitlerine müteşekkirdir. Bizim de görevimiz bugünleri bize armağan eden Gazi Paşaya ve onun yanında ki 53 tane Amasya’nın yiğitlerine ruhunuz şad mekânınız cennet olsun demektir. Eğer bunu diyemiyorsak kendimizde bir problem vardır, herkes problemi kendinde arayacak. Bunu dedikten sonra, yani bugün ki cumhuriyet felsefesinin kuruluşunu bizim büyüklerimiz yapmıştır. Özgürlüğün meşalesini Amasya yakmış, yine biraz daha ileriye gidersek Osmanlı devletinin Yükseliş döneminin yedi tane padişahını Amasya’ya göndermiş, işte biz böyle bir diyarın insanlarıyız. Elbette ki Amasya deyince yüreğiniz cız cız ediyor, hemen top oynadığınız yerler, anneleriniz, dedeleriniz, geliyor gözünüz önüne. Hele hele de bir akşam olsa yastığa kafayı koyduğunuz da aklınıza gelse inceden inceden gözünüzden bir damla akar, benimde akar o topraklardan geliyoruz biz, üzerimizde hala Amasya’nın kokusu var, hala ayakkabılarımız da oranın tozu var. Oranın tozundan toprağından herkese selam getirdik. Sizden de inşallah gidince oradaki dostlarımıza burayı anlatacağım, sizlerin de selamını götüreceğim” dedi.
‘AMASYALININ BİR KURUŞUNU YEMEYİZ, KİMSEYE DE YEDİRMEYİZ’
Hayat felsefisinde doğru, dürüst ve verdiği sözü tutan birisi olduğunu belirten Başkan Sarı konuşmasının devamında;
“Bizi bilen bilir, bizi bilen yakın bilir. Biz hem sema yaptık hem semah yaptık, ikisini de beraber dualadık. Biz, aynı toprak tan geliyoruz. Biz şöyle bir mantaliteye sahibiz, şu şartlarda idare ediyoruz.1.Verdiğimiz sözü tutarız.2.Camide bizim cemevi de bizim, biz kimsenin kirli elinin, kirli dilinin oralara dokunmasına müsaade etmeyiz.3.Türkiye Cumhuriyeti hukukuna uymayan 4.Cenab-ı Hakkın rızasına uymayan 5.Amasya’lının menfaatine uymayan hiçbir işe parmak basmamız mümkün değildir. Belediye Başkanı olduktan sonra iki tane t formülü ekledim;1.Torpil koyduklarım 2.Tavır koyduklarım. Tavır koyduklarım fakir-fukara, garip-guruba bizimde kimsemiz yok mu diyen özellikle teyzelerimiz net söylüyorum. Tavır koyduklarım ise bana göre haramzadeler olduklarına inandıklarım. Haramzadeye fırsat vermem. Bizim burada iki tane daha Belediye Başkanı arkadaşımız var, hiçbir şey yapmasak, sabahtan akşama kadar otursak Amasyalının bir kuruşunu yemeyiz, bir kuruşununda yenmesine müsaade etmeyiz. Ben kendimi tanıtırken şöyle söylüyorum; Ben ki ben Azizeden olma, Azize’den doğma, Ömer’den olma fakir bir köylü ailesinin çocuğuyum. Elif gibiyim Elhamdülillah, eğilmedim eğilmeyeceğim. Cenab-ı Hakkın huzuruna beş kez eğilmekten gayrı, Yunus gibiyim kullarda hep Hakkı arar dururum. Mevlana gibiyim asla git demem, duruşumdur, haykırışımdır Hz Hüseyin efendimizin duruşu, arzumdur, yiğitliğimdir, cesaretimdir, Hz. Ali efendimizin Zülfikar’ı, ben bilirim ki ben ezanla geldim salayla gideceğim, tefekkürden başka yoktur gayrim, herkesten birer helallik diler, hepinize allahaısmarladık derim” diye konuştu.