Yaşlılarımız geçmişten bugüne kadim medeniyetimizde dün ile bugün arasındaki köprüdür.  Toplumsal, kültürel, ahlaki değerleri ve tecrübeleri gelecek kuşaklara aktaran hafızamızdır. Hafızanın diriliği bizim diriliğimizdir. Nasıl ki hafızasız birey bir şahsiyet sorunu yaşar ise yaşlısız toplum da aynı oranda kimlik sorunu yaşar. Bireyin ne olduğunun cevabı hafızasında toplumun ne olduğunun cevabı da yaşlısındadır. Ne olduğumuzun cevabını unutmak istemiyorsak yaşlı nüfusumuzu unutmamalıyız.

Ülkemizde 2015’te 6 milyon 495 bin 239 kişi olan 65 yaş ve üzeri nüfus son 5 yılda yüzde 22,5 artarak 2020’de 7 milyon 953 bin 555 kişiye yükselmiş, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı aynı dönemde yüzde 8,2’den yüzde 9,5’e çıkmış, yaşlı nüfusun 2020’de yüzde 44,2’sini erkekler, yüzde 55,8’ini kadınlar oluşturmuştur.

Amasya İlimizde yaşlı nüfusu yüzde 15,3 ile 51.363 dür. Buna göre ülkemiz de küresel yaşlanma ile birlikte demografik bir dönüşüm yaşamaktadır. Doğurganlık ve ölüm hızındaki azalma, sağlık alanındaki kaydedilen gelişmeler ile yaşam süresindeki artış nüfus piramidini değişmiştir. Çocuk ve gençlerin nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların nüfus içindeki oranı artmaktadır. Bununla birlikte halen ülkemiz birçok Avrupa ülkesine göre genç bir nüfusa sahiptir.

Sınırsız katkıları ile bugünümüze ulaşmamıza vesile olan yaşlı nüfusa bakış açımız Batı Medeniyetinin bakış açısı ile aynı olamaz. Örneğin bizler,  küresel tehdit koronavirüs ile mücadelede bir çok Avrupa ülkesinin yaşlı nüfusa yaklaşım tarzını sergileyemeyiz ve onları görmezden gelip matematiksel hesaplamalar ile yaşlılarımızı unutamayız. Tam aksine gün yaşlılarımıza vefa gösterme, yaşlılığa bağlı sorunları aşma çabalarında kendilerini yalnız hissettirmeme günüdür. Gün sağlık birimlerinin yaşlılar için yaptığı önerileri yerine getirmede birlik olma günüdür. Bu vesile ile bu zor süreci mümkün olan en kısa ve en iyi şekilde geçirmek temennisi ile tüm yaşlılarımızı gönül selamı ile selamlıyor hürmetlerimi sunuyorum.”